X

ADENOMYOSİS VE TÜP BEBEK

 

Öncelikle adenomyosisin tanımı ile başlayalım. Adenomyosis rahim içi dokunun rahimin kas dokusunun içinde anormal yerleşmesi ile tanımlanan bir patolojidir. Aslında endometrium dokusu olmaması gereken bir yere, rahim kaslarının içine birçok odağa  yerleşir. Adenomyosis bir derin endometriosis tablosudur.

Hangi şikayetlerle karşımıza çıkıyor?

 

Sıklıkla 30’lu yaşların sonrasında başlayan ağrılı adet görmek, adet kanamalarında aşırılık, zaman zaman ara kanamalar ile karşımıza çıkabilir. Bu konudaki yakınmaların 40’lı  yaşlarda daha da arttığını söyleyebiliriz.

Üreme tıbbı bakış açısı ile de düşük riski ve erken doğum riskinin artışı, plasenta(bebeğin eşi denilen doku, beslenmesinin temeli) kanlanması ile ilgili problemler ile düşük kilolu bebek riski artışı ve preeklampsi(gebelik hipertansiyonu) riski artışı gibi pek çok ek riski de artık tanımlayabiliyoruz.

 

Kimler risk grubunda?

 

Biz adenomyosisi çok sayıda doğum yapmış kadında, eğer kadın rahimle ilgili bir cerrahi geçirmiş ise ya da  kadın erken yaşta adet görmeye başlamışsa, son olarak da vücut kitle endeksi yüksek yani şişman kadınlarda  daha sık görüyoruz.

 

Üreme tıbbında adenomyosisle ilgili detaylara ulaşmamız ise görüntüleme yöntemlerindeki gelişmeler ile çok artmış bulunuyor. Rezolusyonu çok yüksek ultrasonografi cihazları ve MRI(Magnetic Rezonans Imaging) sayesinde tanımlanan risk grubu dışında da pek çok kadında adenomyosisin görülebileceğini artık biliyoruz. Bu durumda gebe kalmakta zorluk yaşayan ve tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı yaşayan bazı kadınlarda da adenomyosisin sorumlu olabileceğini biliyoruz.

 

Adenomyosis üremeyi nasıl etkileyebiliyor?

 

        Endometrium olarak adlandırılan rahim içi doku gebelik kesesinin yerleşeceği yani gebeliğe ev sahipliği yapacak olan dokudur. Bu dokunun rahimin kas hücreleri arasına yaygınca girmesi rahimin kas duvarı içinde enflamasyon yaratır, bu bölgede makrofajlar ve ‘’doğal öldürücü’’ (naturel killer) adı verilen hücreler istenmeyen bir immün mekanizmayı başlatırlar.

Adenomyosiste serbest oksijen radikalleri de ortamda bir embriyonun tutunmasını azaltacak yönde artar.

Endometrium yüzeyi genişledikçe ortam olmaması gereken düzeyde östrojen yükü ile dolacaktır.

Adenomyosiste her iki tüpten de spermin geçişi ve embriyonun rahim içi dokuya taşınmasında problemler yaşanabilir.

 

Tanı nasıl konur?

 

Sizin şikayetlerinizle, gebeliğe ulaşma zorluğunuz veya  tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı gibi pek çok nedenle başvurduğunuz hekiminiz; hele de üreme tıbbı bakış açısı ile yaklaşıyorsa iyi bir ultrasonografi ile kolaylıkla tanınızı koyabilir. Bu konuda yetkin ve tecrübeli radyologlar da MRI ile tanıda çok yardımcı olabilirler.

İnfertilite ya da tekrarlayan gebelik başarısızlıkları adenomyosise bağlı ise ne yapılabilir?

 

Adenomyosisli infertil hastaların bir kısmını henüz tedaviye başlamamış iken ilk görüşmeler ve tetkikler sırasında tanırız. Bir kısmı ise tekrarlayan gebelik başarısızlığı ile gelir. Başarısızlığa neden olabilecek bütün faktörler tekrar gözden geçirilmeli ve eğer  tanı adenomyosise odaklanıyorsa o zaman tedavi protokollerinde baskılayıcı protokoller uygulanmalıdır. Hem ovulasyon indüksiyonu yani tüp bebek tedavisinde yumurtlamanın uyarılması hem de dondurulmuş embriyo transferlerinde GnRH agonistleri ile yapacağımız baskılayıcı protokoller anormal yerleşim gösteren endometrium dokusunun baskılanması ve bu bölgedeki enflamasyonun giderilmesini sağlayacaktır. Çiftin öyküsü ve kadında adenomyosisin şiddetinde göre ‘’long’’ veya 3 aylık ön hazırlık içeren ‘’ultra long’’ protokol uygulanabilir. Biraz daha sabır isteyen bu protokollerin çifte doğru anlatılması son derece uyumla tedavinin yürümesini sağlayacaktır.