2008 yılında bir gazete ekinde okuduğum röportajında tanıdım Rita Levi Montaljini’yi… 22.3.1909 doğumu İtalyan bilim kadını nöroloji bilimini seçtikten sonra kendini beyin araştırmalarına adıyor ve sonunda 1986 da meslektaşı Stanley Kohen ile beraber 40 yıl üzerinde çalıştığı sinir büyüme faktörü buluşları ile Nobel Tıp Ödülü alıyordu…
100. doğum gününe ulaşan Rita Levi Montaljini 2001 yılı sonrası İtalyan Senatosu’nda yaşam boyu senator ünvanı almıştı. Bütün yaşamını beyin hücrelerinde apotosis denilen hücre ölümünü ve bu sorunun çözümüne adayan Montaljini 30.12.2012 deki ölümüne dek nöroloji çalışmalarında aktif olarak devam etti.
Motaljini’nin yaşamındaki en etkileyici detay, ömrünün Afrika’da ki kız çocuklarının eğitimi ve ülkelerini geliştirme çabalarına destek olmak için burs aramakla geçmiş olması… Doğum yılını düşününce ardarda savaşların, cinsiyet ayrımcılığının, kadının eğitim görmesi fikrinin zorluklarını anlayabiliriz.
12.7.1997 doğumlu Malala Yousafzai 2012 yılında kendi ülkesi Pakistan’da kızların eğitim hakları için çalışan 15 yaşında bir aktivist iken Swat Vadisi’nde okul yolunda Taliban tarafından kurşunlandı. Aylarca ölüme direnip yaşam mücadelesini kazandı. Kendini asla kurban olarak kabul etmeyip çalışmalarına daha büyük bir güçle devam etti. İngiliz gazeteci Christina Lamb ‘’Ben Malala’’ kitabı ile hikayeyi ölümsüzleştirdi, ardından Malala’nın hikayesi bir National Geographic belgeseline konu oldu. Malala şu anda İngiltere’de yaşıyor ve Oxford Üniversitesi’nde felsefe, politika ve ekonomi eğitimi görmeye hazırlanıyor. Bir kurşunla değişen hayatı ile dünyanın hayranlıkla tanıdığı Malala, 2014 yılında Noel Barış Ödülü’ne layık görüldü…
Yüzyıl başında ve sonunda doğan ve Nobel Ödülü alan bu iki ölümsüz kadının önünde saygıyla eğiliyorum…
Sağlıkla, ümitle, aydınlık günlerde buluşmak dileğiyle…