X

Fonksiyonel Tıp Bakış Açısı ile Menopozda Hormon Replasman Tedavisi

 

Bir kadının 1 yıl süre ile adet görmemesi durumunun kadın yaşamındaki dönem adı ‘menopoz’ olarak tanınır. Türkiye ve dünyada ortalama menopoz yaşı 47 olarak kabul ediliyor. 45 yaşın altında adetlerin durması  ‘erken menopoz’ ve 40 yaşın altında ise ‘erken yumurtalık yetmezliği’ olarak tanımlanıyor.

 

Zamanın mutlak getirisi olan yaş almanın ne zaman yaşlanma olduğu tartışması da bu noktada devreye giriyor. Bizi yaşlandıran temelde geçen yıllar değildir. Kadında ve erkekte yaşlanma; kadında östrojen ve erkekte testesteron hormonlarının azalması ile birlikte; endokrin ve metabolik sağlık, kalp ve damar sağlığı, kemik sağlığı, detoksifikasyon sistemleri, beyinde damar ve bilişsel işlevlerin sağlıklı devamı, kas ve cilt sağlığı, duygu durumu, uyku, cinsellik  gibi pek çok alanda problemlerin ortaya çıkabilmesi anlamına gelecektir.

 

Yaşlanma terimi akla sadece estetik yaşlanmayı getirmemeli, aksine vücudun bütünsel olarak her alanında yaşlanmanın farklı düzeylerde etkilenebileceğini bilmeliyiz.  Menopoz döneminde daha ön planda seyredebilen;

* ateş basması, terlemeler

* duygu durumunda iniş çıkışlar, uyku bozuklukları, öfke atakları

* cinsel arzu ve cinsel hazda azalma, vaginal kuruluk

ve yıllar içinde yavaş yavaş gelişen:

* kemik erimesi

* beynin bilişsel fonksiyonlarında azalma

* vücudun bütün organlarındaki damar etkilenmeleri gibi koroner damar fonksiyonlarının bozulması ve kalp krizi artışı

* vücudun bütününde damar sistemi ile ilgili risklerin artışı

*her yıl %1.5 kas kaybı ile kas volümünün azalması

*her yıl %1.5 kollajen miktarı azalması ve ciltten elastin uyarılamaması ile cilt yaşlanması seyirde beklenecek süreçlerdir.

Menopoz süreci ne kadar erken başlarsa getirebileceği sağlık sorunları da o kadar ağır olabilecektir.

 

 

Beklenen yaşam süresinin neredeyse  80 yaşı geçtiği günümüzde sağlıklı yaş alma kavramı bizi sağlıkla yaşamda, çabada, üretimde ve keyifte tutan bir gerçektir. Emeklilik bir çok meslek grubunda engin tecrübeye başvurulan bir danışmanlık dönemine dönüşebildiği gibi, yoğun çalışma yıllarının ardından her insanın sağlıkla ve keyifle yaşamının yeni ve ümitle sağlıkla yaşayabileceği bir dönemine geçmesi mümkün olmalıdır. Yaşlanmanın tamamen doğal olarak kabul edilmesi demek karşılaşacağımız her sağlık sorununu doğal kabul etmek anlamına gelmektedir. Yaşam süremiz  çok eski zamanlardaki gibi 50 yılda sonlanıyor olsaydı doğallık terimi konuşuluyor olabilirdi. Ancak 80 yılı aşan yaşam sürelerinde düzeyi azalıp yol olarak pek çok hastalık riskimizi artıran, sağlıklı yaşam imkanlarımızın pek çok alanına müdahale eden hormon eksikliklileri yerine konmalıdır. Özellikle erken menopozda ve erken yumurtalık yetmezliğinde  bioeşdeğer hormon tedavisi kadın sağlığının vazgeçilmezidir.

 

Bu noktada hepimiz bütünsel sağlığın bize sunabileceği imkanları merak etmeli ve bilgi sahibi olmalıyız. Bioeşdeğer hormon tedavisinin kullanımı ile ilgili başvuran her hastama detaylı bilgi veriyor ve bunun yanısıra pek çok kaynaktan okuma yapmalarını ve sağlıklı yaşam becerilerini kazanmalarını sağlamaya çalışıyorum. Sigara içen, hareketsiz bir yaşamı olan, yüksek kilo, insülin direnci ciddi metabolik sorunları olan kadınlarda çok yönlü bir çalışma yapmak gerekiyor. Bu çalışmaların ilk basamağı herzaman beslenme ve barsak sağlığı aşamasıdır. Metabolik süreçler beslenmenin düzeltilmesi ile başlayan süreçte kolaylıkla çözülüyor. Yaşam biçimi değişikliklerine mutlaka iyi bir egzersiz planını, çok iyi bir stresss yönetimi çabasını, uyku ile ilgili çalışmaları ve sosyal ilişkilerin sağlıklı oluşturulması gibi pek çok detayı eklemek gerekiyor.

 

Kadında menopozda hormon replasman tedavisi konuşulunca akla ilk gelen ağızdan alınan östrojen tabletleri  olan kimyasal ürünlerdir. WHI (Women Health Initiative) tarafından 1998 de 27.000’i aşkın kadında başlatılıp 8.5 yıl sürmesi planlanan, ancak henüz net sonuçları alınamadan riskli bulunarak 5. yılda ne yazık ki erken sonlandırılan kadın çalışmasının üzerinden geçen bunca yılda kadınlar hormon tedavisinden haklı olarak çok korktular ve tedavilerini hemen bıraktılar. Gerçekte hekimler de bu çalışmanın yetersiz gerekçelerle erken sonlandırılması ve sonuçları alınamadan dünyaya korku salması ile hormon tedavisini konuşmaktan bile imtina ettiler. Ben her iki tarafı da her zaman aynı takımın vazgeçilmez parçaları olarak değerlendiriyorum ve hem kadınların hem de hekimlerin kaygılarını çok iyi anlıyorum.

 

Burada açıklanması ve net anlaşılması gereken detay şudur: Menopozda BİOEŞDEĞER yani bizim biolojik yapımıza eşdeğer hormonların ciltten krem, jel ya da patch(band) şeklinde kullanılmasının titizlikle seçilmiş, yakından takibi yapılabilen, yaşam biçimini sağlıklı hale getirmek için elinden geleni yapan yani sağlıklı yaşamla işbirliği yapan kadınlarda sonsuz yararı vardır. Bioeşdeğer hormonların ağızdan alınan formları da vardır. Ancak ağızdan alınan formlarda östrojen miktarı önerilen değerlerin 2-4 katı kadardır. Bu dozun alımı ile sağlanabilecek yarar çok daha küçük dozlarda sağlanabilir. Ağızdan alınan hormonlardaki en önemli sorun önce sindirim sistemine ve buradan melabolitlerinin atılımı için karaciğere gider. Karaciğerde metabolize olurken birtakım pıhtılaşma faktörlerini uyarır ve o çok korktuğumuz tromboemboli yani pıhtı atma riskini oluşturabilir. Eğer kadın sigara içiyorsa, vücut kitle endeksi yüksek ve ailede felç-kalp krizi- emboli hikayesi riski varsa durumun risk tanımı biraz daha korkutucu olacaktır.

 

Ciltten kullanılan bioeşdeğer hormonlar bulguları azaltacak en az dozda kullanılır ve östrojen etkilerini bütün vücutta nötr hale getirecek yani karşılayıp dengeleyecek doğal progesteronla desteklenir.  Östrojen ve progesteron kadın hormon sisteminde mutlaka bir denge içinde hareket eder. Rahimi alınan kadınlarda artık rahim kanseri olasılığı kalmadığı için progesteron kullanılmaması söz konusu değildir. Kemiklerde, damarlarda, barsakta ve her herde etkili olan östrojenin dengesi ancak vücudun doğal dengesinde olduğu gibi progesteronla bütünleşecektir.

Bioeşdeğer hormon replasman tedavilerinde kadında zaten doğasında var olan ve ağırlıklı olarak böbrek üstü bezinden ve yumurtalıktan salgılanan DHEA ve ve testesteron kullanımı da kişiye özel, bioeşdeğer ve cilt yolu ile kullanılmak üzere planlanabilir.

 

Önyargılı olmadan, önce bilgi birikimimizi artırmalı ve sonrasında kadının yaşam döngüsünün neredeyse yarısını içine alan menopoz sürecini doğal hormonlar eşliğinde en sağlıklı biçimde geçirebilmeyi düşünmeliyiz. Yaşam kaygılarımızın en aza indiği bu yaşam dönemini en sağlıklı geçirmek hepimizin hakkıdır. Bioeşdeğer hormon tedavisine fonksiyonel tıbbın mutlak sağlığı hedefleyen bakış açısı ile çok yönlü olarak yaklaşmak en sağlıklı davranış modelidir.