X

HPV VE CİNSEL YAŞAM

Bütün dünyada cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında siğil virüsü olarak anılan Human Papilloma Virüs en önemli yeri kaplıyor. Dünyada her yıl 80 milyon yeni bulaş rapor ediliyor.

 

Hal böyle iken kadın ve erkeğin yaşamının bir döneminde siğil virüsü ile bulaşma oranı da oldukça yüksek görünüyor.

        45 yaşa kadar kadında yaşam boyu bulaş oranı %85, ve erkekte %90 olarak bildiriliyor.

 

Bu koşullarda virüsten kaçış olmadığını çok net anlıyoruz.

O zaman cinsel yaşamımız virüsten korunmak için ya da virüsü almış isek sonrasında nasıl olacak?

 

Cinsel yaşamı yeni başlayan bireylerde tek doğru tavır prezervatif(kondom)  kullanımıdır. Daha önceden virüsü almış olan kadın ve erkekte de partnerinin virüs yükünün artmaması için prezervatif önerilir. Prezervatif erkekte tüm cinsel organı kapatamaz, ancak penisin tüm yüzeyini sarıp vaginal duvarlar ve rahim ağzına ulaşabilecek virüsün geçişini bloke eder. Prezervatif kullanımı ile ilgili kaçınılmaz eksiklik penisin kökünde ve testisleri saran skrotum adını verdiğimiz deride çokça bulunan siğil virüslerinin geçişini engelleyememesidir.

Rahim ağzı biopsisi, koterizasyon ve özellikle konizasyon gibi rahim ağzı cerrahileri sonrası özellikle ilk yıllarda HPV DNA negatifleşene kadar, tercihen daha sonra da titiz biçimde prezervatif kullanılmalıdır.

Eğer kadında ya da erkekte HPV varlığını biliyorsak ve yeni bir partner olasılığı varsa, tercihen cinsel ilişkiden önce enfekte olmadığı düşünülen yeni partnerin aşılanması uygundur. Burada da yine prezervatif kullanımı aşı olsun olmasın önerilmelidir.

 

Bu konudaki istatistiği şöyle verebiliriz.

Prezervatif kullanan çiftlerde %38, kullanmayan çiftlerde ise %90 bulaş olur.

 

        Çift korunma için mutlaka doğum kontrol hapı tercih ediyorsa; doğum kontrol haplarının rahim ağzı kanserini artırdığına dair görüş artık terkedilmiştir ve bu anlamda negatif bir katkısı yoktur. Sadece siğil virüsü bulaşmış ve virüsün latent(uyku) fazına geçtiği kadınlarda 10 yıllık kullanımdan sonra virüsün vücuttan atılmasını zorlaştırdığına ilişkin yayınlar vardır. Buradaki en önemli detay doğum kontrol hapının seçilmesi durumunda artık prezervatif gibi bir bariyer yönteminin kullanılmaması ve virüs bulaşı ve tekrar eden ilişkide virüs yükünün artacağı konusudur. Tek partner varlığında çok daha az önem arzeden bu konu partner sayısı arttığında virüs bulaşı ve yükünün doğal olarak artacağı anlamına gelir.

 

Oral seks sırasında ağız içi boşluk, yutak, ses telleri dahil solumun yolları girişi, yanak içleri, dudaklar gibi pek çok alanda siğil virüsü bulaşı olabilir. Bu bölgelerde oluşan lezyonların tedavisi zaman zaman oldukça güç ve kanseri riski de virüsün tipi eğer potent yüksek riskli ise(Tip 18, 18 gibi) muhtemeldir. Orofaringeal bölge kanserlerinin %31’i HPV Tip 16 ve 18 ile oluşur. Oral seks sırasında da prezervatif ya da diş hekimlerinin de kullanımında olan dentaldem kullanımı önerilir.

 

Anal seks de keza anal mukoza ve rektum içinde virüsün tipi ve yüküne bağlı olarak  siğil ve kanser öncül lezyonlardan anal kanserlere giden bir seyir izleyebilir. Siğil virüsü dışında da oldukça yüksek enfeksiyon riski taşıyan anal seks sırasında mutlaka prezervatif kullanılmalıdır.

 

Virüsün ellerle bulaşı konusunda da yayınlar vardır. Cinsel ilişki sırasında enfekte partnerin genital bölgesine dokunup kendi genital bölgesi ya da karşılıklı başka bölgelere yayılımla ilgili 3-4 kat risk artışından bahsedilse de esas bulaş her zaman cinsel ilişkide genital bölgeden yine genital bölgeye olur.

 

Şimdi çiftlerin en çok sorduğu, en çok anlamaya çalıştığı noktaya gelelim?

Bu virüs bana ne zaman bulaştı?

        Bulaşma yakın zamanda mı oldu?

        Ne kadar zamandır ben bu virüsü taşıyorum?

        Tanının en zor zamanı çiftler için de hekimler için de inanın bu soru anlarıdır. Hemen söylemek istiyorum ki virüs genç olduğunuz yıllarda çoğunlukla bulaşır ve sonrasında eğer hücre çekirdeğine etki etmemişse hücresel bağışıklık ile hemen atılır. Ancak çiftlere bu olasılıktan çok daha fazla olan sürecin virüsün latent (gizli kalma  hali, uyku hali) kaldığını söylemeliyim. Virüs hiçbir bulgu vermeden ve hatta HPV DNA taramasında da bulunamadan ve  kanıtlanamadan yıllarca latent fazda kalabilir. Latent kalan virüs de reaktivasyon dediğimiz aktif olma haline sıklıkla geçer. Yani virüs enfeksiyonlarının çoğu eski edinilmiş virüsün aktiflenmiş halidir. Elbette yeni partner ve korunmasız ilişki ile enfekte olunabilir ve elbette çiftlerden biri başka bir partnerden de taşımış olabilir. Ancak tahmin edebileceğinizden daha çok olan baskın olasılık eski enfeksiyonun aktive olmasıdır. Aldatma kuşkusunu bir büyük olasılık ve kriz haline getirmenin ilişkiler büyük zarar vereceği ortadadır.

Bulaşın çoğunlukla eskiden kalan virüsten kaynaklandığını bilmek stresin yaratacağı bağışıklığı da ilgilendiren bir çok vücut savunma sistemini yıpratmaktan bizi koruyacaktır.

 

HPV bulaşı olan kadında cinsel yaşamda birkaç nedenle ağrılı cinsel yaşam tecrübesi yaşama olasılığını biliyoruz. Bunun nedenlerinden birisi virüsün sürekli cinsel ilişki sırasında bulaştığı ve virüs yükünün artacağına dair haklı endişedir. Eğer düzenli takipte HPV DNA taraması negatifleşmiş ise bu endişe bir kenara rahatlıkla bırakılabilir. Bunun dışında birincil korumada aşı ve ikincil korumada düzenli prezervatif kullanımı bu endişeyi azaltacaktır.  Bunun dışında virüs ile enfekte olmuş rahim ağzında hiçbir işlem yapılmadan ya da biopsi, koterizasyon ya da konizasyon  sonrası cinsel ilişkide ağrı hissedilebilir. Bu şikayetin şiddetine ve muayene bulgularınıza  göre hekiminiz bir çözüm üretmeye çalışacaktır.

Son olarak tekrar ve tekrar söylemek istiyorum ki lütfen aşı yaptırınız. Elbette aşıda hedef henüz cinselliğe başlamamış kız ve erkek çocuklarıdır. Ancak aşı şu anda bütün dünyada sayısız yayınla desteklenerek 9-46 yaşında cinselliği başlasın başlamasın, virüs bulaşı olsun olmasın her erkek ve kadına mutlaka önerilmektedir.