Gebelikte Rutin Ultrasonografi
Çağdaş tıptaki en büyük gelişmelerden biri olan ultrasonografi mucizesi son yıllarda çözünürlüğü giderek artan modelleriyle klinikte en büyük yardımcımız durumundadır. Radyasyon içermemesi ve ses dalgaları ile çalışma prensibi ile iyi ellerde kullanımında tanı kapasitesi oldukça yüksek ve riski olmayan bir tanı yöntemi olarak klinik uygulamalarda oldukça yaygın olarak kullanılır.
Gebelik şüphesi ile başvuran her kadın aslında sağlıklı gebeliğe sahip olduğunu hayal ederek doktora başvuruyor. Gerçekten de çoğunlukla gebelikler sağlıklı seyrediyor. Ancak sorun olabilecek durumlarda ultrasonografinin temel amacı olabilecek sorunları en erken dönemde saptayabilmek ve kadına olabilecek en erken sağlık yardımını sunuyor.
Erken gebelik başvurusunda kullanımı
Adet gecikmesi veya gebelik testi pozitifliği ile başvuran kadında ultrasonografinin kullanımındaki ilk amaç rahim içinde bir gebelik kesesinin belirlenmesidir. Öncelikli amaç kadın sağlığının korunması olmalıdır ki bu noktada öncelikle tüplerde yerleşen gebelik kesesini ifade eden ‘dış gebelik’ tanısının ekarte edilmesi gerekir. Dış gebelik linkinde detaylı okuyabileceğiniz bu kavramda erken tanıda ameliyata gerek kalmaksızın ilaç tedavisi uygulanabilir ya da ameliyat endikasyonu varsa batın için kanamaya izin vermeden laparoskopik yolla dış gebelik operasyonu yapılabilir.
Bunun dışında mol gebeliklerinin ve bozulmuş gebelik tanısının konulabilmesi için de ultrasonografinin yeri çok önemlidir. Mol gebeliklerinin ve ‘missed abortus’ diye tabir edilen bozulmuş gebeliklerde fetusun oluştuğu ancak bir süre sonra kalp atımının artık kaybolarak bebeğin kaybedildiği durumlarda gebeliğin erken sonlandırılması olanağı kadına sunulmuş olur.
Gebelik kesesinin oluştuğu, ancak yolk kesesi ve embriyonun görülemediği boş gebeliklerde (anembrionik gebelik) yine ultrasonografi tanı koydurucudur ve gebelik sonlandırılmalıdır.
Çoğul gebeliklerin erken dönem tanısı ve tek-çift yumurta ikiz ve üçüzlerinin erken zamanda belirlenebilmesi de ultrasonografinin önemli katkılarındandır.
Daha önceden gebelik kesesi izlenmiş ve hatta kalp atımı saptanmış olsa bile yaşanan bir kanama sonrası gebelik kesesinin tamamen atılmış olması ya da parça kalmış olması yaşanan düşükte tıbbi yardım ve girişim seçeneklerinin belirlenmesini sağlayacaktır.
Bunların dışında kadının rahminde myom ya da myomların varlığı, rahimdeki doğumsal farklılıkların belirlenmesi, yumurtalık kistleri gibi jinekolojik ayrıntılar da ultrasonografi ile aydınlatılabilir. Bu durumlar varlığında gebelikte risk planlaması yapılabilir ve uzun dönemde yaşanabilecek sorunlar azaltılmaya çalışılır.
Erken dönem gebelikte ultrasonografinin en büyük yararlarından biri gebelik haftasının doğru belirlenebilmesidir. 6. haftadan 14. haftaya dek ölçülebilen baş popo mesafesi ile elde edilen gebelik haftasının doğru tayini açısından en az yanılma payı ile en doğru bilgiyi verecektir. Son adet tarihi ile baş popo mesafesi ölçümünde farklılık varsa baş popo mesafesi ile belirlenen gebelik haftası tayini referans olarak alınır ve gebelik buna göre izlenir. Bu haftada gebelik haftasında yanılma payı sadece 3 gündür.
Fetusun kalp atım hızı ve ritmi gebelikte fetusun gelişimi ve düşük riskinin belirlenmesi yanı sıra, ritim düzensizliklerinde ve yüksek hızda atımda kalp hastalıklarına işaret edebilir.
Gebelik takibinde ultrasonografi
Gebelik boyunca erken dönemde genellikle ayda bir ve gebelik takibinin sonlarına doğru gebeliğin özellikleri de göz önüne alınarak sıklığı artırılarak ultrasonografi tayini yapılır.
Fetusun gelişiminin normal sınırlar içinde devam edip etmediği ultrasonografik ölçümlerle belirlenebilir. Gelişimin yavaş olduğu durumlarda ‘intrauterin gelişme kısıtlılığı’ tanısı konularak gerekirse doppler akımları da izlenerek seri takiple bebeğin gelişimi izlenebilir ve kadının yaşam şeklinde iyileştirme planları yapılabilir(aspirin kullanımı, yatak istirahatinin artırılması, beslenmenin yeniden gözden geçirilmesi gibi….). İntrauterin gelişme kısıtlılığında oligohidramnios olarak adlandırılan amnios mayinin azalma olasılığına karşı da ultrasonografinin kullanımı büyük yarar sağlamaktadır. Tam aksine bebeğin hızlı büyüdüğü durumlarda fetal makrozomi (iri bebek) tanısı le ve amnios sıvısı artışını ifade eden polihidramnios belirlenerek diyabet araştırması titizlikle tekrar edilebilir.
Gebelik sürecindeki; gebeliğe bağlı diyabet, preeklampsi, erken membran rüptürü(erken su gelmesi), myad geçmesi(40 haftanın üzerinde uzayan gebelikler) gibi komplike durumlarda fetusun ve amnios sıvı miktarının izlemi ve doğum planlamasının doğru zamanda yapılabilmesi fetus açısından hayat kurtarıcı olacaktır.
Gebeliğin son haftalarında fetusun iyilik halinin belirlenebilmesi için kullandığımız biofizik profil skorlamasında amnios mayii miktarının belirlenmesi ve fetusun hareketleri ile solunumunun izlenmesi de ultrasonografi ile yapılmaktadır.
Ultrasonografi ile plasentanın yerinin belirlenmesi aşağı yerleşimli plasentaların belirlenmesinde kadının mevcut kanamasının nedeninin belirlenmesini sağlar. Plasenta previa olarak adlandırılan alt yerleşimli plasentalarda vaginal doğum mümkün değildir ve özellikle önceden sezeryan uygulanmış ve güncel gebeliğinde plasenta previa tanısı almış kadınlarda cerrahi kanama olasılığına karşı planlanmış sezeryan ve öncesi kan ve kan ürünleri temini olanağı sağlanmış olur.
Şiddeti ağrı ile başvuran kadında plasentanın erken ayrışmasını ifade eden ablatio plasentanın tanısı da ultrasonografi ile konulabilir.
Doğumdan önce bebeğin ya da çoğul gebeliklerde bebeklerin pelvise hangi bölümü ile girdiğinin belirlenmesi (baş gelişi, makat gelişi, yan duruş gibi..) doğum şeklinin ve risklerinin belirlenmesinde ve gerekli önlemlerin alınmasında yararlı olacaktır.
Gebeliğin 14 haftasından daha büyük dönemlerinde ultrasonografi ile gebelik haftası tayini doğruluğunu erken dönem kadar koruyamaz ve bebeklerin potansiyel büyüme farklılıkları ile yanılma oranı 3 haftaya kadar çıkabilir. Ancak yine de gebelik hastası tayininde önemli yeri korur.
Gebeliğin sonunda iri bebeklerin belirlenmesinde tahmini kilo tayini açısından ultrasonografi önemlidir ve zor doğum, omuz takılması gibi risklerin belirlenebilmesi için yol gösterici olabilir. Ancak ultrasonografide kilo tayinindeki %10 yanılma payı göz önüne alınmalıdır.