X

      

GENİTAL SİĞİLDE TEDAVİ YÖNTEMLERİ

 

Günlük pratikte çalışma saatlerimin neredeyse çeyrek zaman diliminde genital siğiller ile uğraşıyorum. 18 yaşın altında hastalarımla ilgilendiğim gibi (şükür ki sayıları henüz çok değil) en sık  üretken çağda yani 18-45 yaş arası ve çok daha az oranda da menapoz sonrası kadında siğil problemi ile hastalarım başvuruyor.

Genital siğillerin;

*tanısı,

*tanı sonrası konu ile ilgili her türlü bilgiyi içeren ayrıntılı bir danışma,

*tedavi modelleri hakkında detaylı bilgi vermek,

*uygun tedavi yöntemini seçmek,

*tedavi sonrası tedavi edilmiş alanların ve henüz siğil olmamış alanların detaylı takibi

*rahim ağzı, vagina ve dış genital cildin kanser öncül lezyonlar açısından değerlendirilmesi için  pap smear takibi,  sözü geçen bütün alanlara kolposkopik inceleme ve papilloma virüs DNA tayini ve tiplemesinin yapılması ve ardından kadının takibinin titizlikle devamı için hasta ve gerekirse partneri ile uzun bir dayanışma ve takip süreci gerekiyor.

 

Burada size siğil için uyguladığımız tedavi yöntemlerinden bahsetmek istiyorum. Tedavide esas olan uyguladığımız tedavi modelinin siğil virüsünün yerleştiği bazal membran alanına ulaşabilmesidir. Ciltte yer alan epidermis alanını aşıp bazal membrana ulaşan lezyon ve siğil virüsleri ile mücadele ancak bu alana ulaşabilen tedavi araçları ile mümkündür.

 

Siğil tedavisinde iki tür yöntem uygulanabilir;

 

*Medikal yöntemler: Burada imikamol (aldara krem) ve 5-florourasil kullanılabilir. Krem şeklinde kullandığımız bu ürünler sadece siğil üzerine kullanılıp etraftaki sağlıklı dokunun ciddi biçimde korunması gerekir. Siğil tedavisi sırasında daha etkili tedavi olsun diye ya da tekrar etmesin diye sağlıklı dokuları da dahil eden yaygın krem kullanımı büyük bir hatadır. Bu kremlerin içerikleri sağlıklı hücreler için kabul edilemez.

Lokal krem uygulamaları haftada bir ya da iki defa doktor ziyareti gerektirebilir, çünkü hasta her zaman emniyetle uygulama yapamayabilir. Tedavi başarısı Aldara için %50 vakada tam iyileşme ve %25 vakada da kısmi iyileşme biçiminde olacaktır. 5-florourasil için de %75 iyileşmeden bahsedebiliriz.

Son olarak TCA (trikloroasetik asit uygulaması ile lokal olarak kimyasal yıkım yaratarak siğil tedavisi önerilebilir. Gebelikte ortaya çıkan siğillerde krioterapi ve trikloroasetik asit uygulanabilir. Ancak bazal membrana inmeleri çok güç olduğu için etkili olamayabilirler, en azından yayılmaları önlenip zaman kazanılabilir. Gebelikte  ciltte ve mukozada yara oluşumuna ve sonrasında enfeksiyona neden olmamak için tedavi titizlikle ve sadece problemli alanlara yoğunlaştırılmalıdır. Daha geniş siğillerde lokal anestezi altında elektrokoterizasyon yapılabilir. Kontrollü ve titizlikle yapılan bir elektrokoterizasyon geniş siğillerde emniyetle olumlu sonuç verir.

        Ben kendi adıma uygulaması zor ve tedavi başarısı yetersiz olan ilk  iki medikal tedavi yöntemini de uzun yıllardır uygulamıyorum. Sadece gebelerde ve çok minik siğillerde zaman zaman %85 TCA kullanıyorum.

 

        *Cerrahi Yöntemler: Uygulamada en doğru ve benim de tercih ettiğim grup tam da cerrahi tedavi biçimleridir

        Üç grup tedavi seçimi yapılabilir.

*Krioterapi ya da kriokoterizasyon olarak adlandırdığımız tedavide nitrojen gazı ile siğillerin üzerinde  aslında buz oluşturarak soğuk koterizasyon yapılabilir. Ufak ve az sayıda siğilin tedavisinde etkilidir. Tekrar seansları gerektirebilir. Çok agresif uygulama gerektiren vakalarda yara iyileşmesi uzun sürebilir ancak yararlı ve etkili bir yöntemdir. Kriokoterizasyonda her zaman bazal membrana ulaşmak mümkün olamayabilir. Çok derin tedavilerde ise geniş ve derin yaralar oluşabilir. Doğrusu ben kendi pratiğimde uzun tedavi süresi, daha sık nüks ve yara iyileşmesinde yaşanabilen zorluklar nedeniyle çok sık kullanmıyorum.

 

*Elektrokoterizasyonla elektrik akımı kullanarak siğilleri koterize ederiz. Benim en sevdiğim ve en etkili bulduğum yöntem elektrokoterizasyondur. Büyük çoğunlukla kendi kliniğimde çok ince iğnelerle konforlu bir lokal anestezi uyguluyorum. Ardından genellikle yaygın da olsa tek seansta bütün siğillerin koterizasyonunu gerçekleştiriyorum. Elektrokoterizasyon sonrasında aynı alandan nüks oldukça seyrektir. Eğer virüsün aktif bir dönemi ise daha önce siğil izlenemeyen ancak mikroskobik yerleşim gösteren alanlardan siğil çıkabilir. Bu durumda yine nazik bir lokal anestezi ile koterizasyon tekrarlanır. Koterizasyonda siğillerin büyüklüklerine göre kullanılabilecek çok sayıda minikten büyüğe koter ucu doğru seçildiğinde etkili ve  sağlıklı dokuyu çok iyi koruyan bir uygulama yapmak mümkündür. Elektrokoterizasyonda tedavi edici akım mutlaka bazal membrana ulaşır ve tedavinin etkinliği de bu noktada başlar.

*Son olarak da cerrahi yöntemler arasında çok büyük siğil alanlarında siğillerin cerrahi olarak çıkarılması yani eksizyonlarını sayabiliriz. Eksizyonda doku kaybı olmadan ancak hastalıklı bütün alanları çıkarabilmek için katmanlar halinde loop uçlar tercih edilebilir. Uygulamanın sedasyon anestezisi denilen hafif bir sakinleştirici uyku hali ile yapılmasında yarar vardır. İyileşme sırasında ne yazık ki daha geniş alanda daha agresif uygulamalar yapılması gerektiği için biraz daha zahmetli bir süreç gerekebilir. Çoklukla elektrokoterizasyon ile kombine edilen bir cerrahi tedavi biçimidir.

Burada en önemli silah genital bölgenin kanlanmasının çok zengin oluşu nedeniyle yapılan işlemlerden sonra iyileşmelerin de vücudun birçok alanına göre çok daha sağlıklı ve kolay gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Tedavi sonrası bakım hasta tarafından titizlikle ve uygun biçimde uygulandığında iyileşme sonuçları son derece yüz güldürücüdür.

Tedavilerin sonrasında özellikle ilk bir yılda siğil tekrarı görebiliriz. Bu süreç siğilin yeni enfeksiyon olarak bulaşması, eskiden bulaşmış ise latent (gizli faz, uyku hali) aktif hale geçmesi ile ilgili olabilir. Sonuçta tekrar eden siğillerde vakit kaybetmeden ve lezyonlar yayılmadan en erken dönemde yerleri ve büyüklüklerine göre uygun tedavi biçimi seçilip siğillerin daha çok saçılması ve yayılması engellenir.