HEPİMİZİN GLUTENİ KESMESİ Mİ GEREKİYOR?
Toplumumuzun %1’ini oluşturan Çölyak hastalarının glutene mutlak hassasiyeti çok iyi bilinen bir gerçekliktir ve bu grubun gluten tüketmesi uygun değildir. Bu gruba kısmen benzer özellikleri olan gluten hassasiyeti olan kişilerde de benzer bir önlem olarak bağırsak hücrelerinin hasarlanmasını önlemek için büyük oranda glutensiz beslenme önerilir. Gluten hassasiyetinin ülkemizde %50 ye yakın olduğu tahmin edilmektedir.
Bunun dışında fonksiyonel tıpta beslenmenin temeli olan eliminasyon diyeti dönemlerinde 3-4 hafta süre ile gluten ve süt ürünlerini keseriz. Eliminasyonun bitiminde besin tanıtmaya başlarız. Eğer hassasiyet gelişmemişse glutenin daha az olduğu siyez, kavulca unları ile yapılmış ve uzun süre ekşi mayada bekletilmiş ve bu yolla da gluteni azalmış ürünlerin tercih edilmesini öneririz.
Ne yazık ki gluten; içindeki glutenin ve gliadin aminoasitlerinden oluşan bir protein kompleksi olarak bağırsaklarda sindirilmesi son derece zor bir besindir. Özellikle B vitaminleri ve posadan zengin olan tahılların tamamen kesilmesi rutin bir öneri değildir. Ancak sağlıklı ve uzun bir yaşam için pek çok açıdan karbonhidratların azaltılması önerilir.
Sorun şu ki artık atalık tohum bulmak oldukça güçtür ve üretim hibrid tohumlar üzerinden yürütülmektedir. Pek çok tohumda ekim öncesinde bile tarım ilacı uygulamasından bahsedebiliriz. Dolayısı ile gluten artık çoğumuz için sıkıntılı bir besin içeriğidir ve toplumun yarısında gluten hassasiyetinden bahsediyoruz.
Burada esas mesele sağlıklı besin emilimi kolay olsun diye sadece tek hücre katmanından oluşan bağırsak hücrelerini sindirilemeyen besinlerin saldırısından korumaya çalışmaktır. Bağırsak yüzeyinde hücrelerin arasında ve içinde yer alan zonulin tabakası ile kimyasal madde, toksin, zararlı bakteriler ve ürettikleri endotoksinler, ağır metaller gibi pek çok maddenin emilimine engel olunur ve sistemik dolaşıma girmemesi sağlanır. Sağlıklı villus yapısı ise ince bağırsağa kadar sindirime hazır gelmiş sağlıklı besinlerin emilimini sağlar. Bu yapıyı bozacak olan her şey sızdıran bağırsağa neden olacaktır.
Gluten hassasiyetinin belirtileri:
*Yemekten sonra şişkinlik hissi
*Yine yemek sonrası uyku hissetmek
*Sindirim zorluğu ve hazımsızlık şikayetleri
*Nedensiz kas ağrıları
*Bağırsaktaki emilim sorunları nedeniyle kilo kaybı
*Nedensiz kilo alımı
Glutenle ilişkisi kanıtlanan kronik enflamatuar hastalıkları ise şöyle sıralayabiliriz:
*Hashimoto Tiroidit
*İnsülin direnci ve diabet
*Sızdıran bağırsak başta olmak üzere irritabl bağırsak sendromu ve kronik enflamatuar bağırsak hastalıkları
*Kalp-damar sistemi hastalıkları
*Kronik yorgunluk sendromu
*Depresyon
Beslenme alışkanlıklarımızı düzenlerken tüm yaşam biçimi değişikliklerinde olduğu gibi; en iyisi kendi bedenimizin sesini adil olarak dinlemek ve bize iyi gelen ve gelmeyen besinleri, alışkanlıkları, ilişkileri belirlemektir. İnanın bana her şeyin testini yaparak bir yere varamayız. Elbette fonksiyonel tıpta temel tetkiklere ihtiyacımız var. Eliminasyon diyeti ve temel uygulamalar ile de çözemeyebileceğimiz %20 azınlıkta, hücre içi mineral-ağır metal, SİBO, gıda intolerası, dışkıda mikrobiom, candida, histamin bakılması gibi testlere ihtiyacımız olabilir.
Sağlıklı yaşam yolculuğunda bize iyi gelen her ne varsa yolumuza ortak edeceğiz. Adımlarımızı yavaş atıp kendimiz için en iyi yolu belirleyeceğiz ve bıkmadan, sakince ilerleyeceğiz. Lütfen daha en baştan ben yapamam demeyin, zaman hızlı geçiyor ve tüm dünyada beklenen yaşam süresi uzadı. Ancak ne yazık ki her zaman sağlıklı bir uzun yaşamdan bahsedemiyoruz. Kronik hastalıklar ve kanserin artışı ile zorlu süreçlere girmeden kendimizi korumamız ve artık daha geniş bir bakış açısı ile ruhsal ve bedensel sağılığımıza daha özenli yaklaşmamız gerekiyor. Güç birliği ile kendi doğrumuza ulaşacağız.
En önemlisi motivasyon ve ümidimizi korumak, gerisi kendiliğinden geliyor…