X

HPV’den korunma: HPV AŞISI + PAP SMEAR

 

Sağlıkta prensip olarak temel hedef hastalıkları tedavi etmek için metodlar geliştirmekten çok daha öncelikli ve önemli olarak hastalıklardan korunma için sağlık politikaları geliştirmektir. Koruyucu hekimliğin her alanında olduğu gibi riski ortadan kaldıracak yolların her insana bir sağlık hakkı olarak detaylı olarak anlatılması gerekir.

Siğil virüsleri ile oluşan siğiller, latent enfeksiyonlar, aktif enfeksiyonlar ve yol açtıkları prekanseröz lezyon ve kanserler için de DNA virüsü olan human papilloma virüsten korunma için DNA recombinant aşılar geliştirilmiştir.

Dünyada güncel olarak kullanılan üç farklı HPV aşısı vardır. Biri tip 6,11,16 ve 18’e karşı koruyuculuğu olan quadrivalan aşı, diğeri de tip 16 ve 18’e karşı koruyan bivalan aşıdır. Bivalan aşı son yıllarda kullanım alanı bulamadığı için(bağışıkladığı virüs tipi daha az olduğu için) üretilmiyor. 2014 de Amerika’da ruhsatlanıp birçok ülkede kullanıma giren nanovalan aşı(9 ana tipe karşı bağışıklık sağlar) ise henüz ülkemizde ruhsatlanmamış ve kullanıma sunulmamıştır. Ülkemizde şu anda en çok siğile neden olan  tip 6 ve 11 ve en çok rahim ağzı kanserine neden olan tip 16 ve 18 için özellikle erken yaşlarda yapıldığında  %100 bağışıklık sağlayan quadrivalan(dörtlü) aşı güvenle yıllardır uygulanmaktadır.

Aşıların ideal uygulama yaşı henüz cinselliği başlamamış kadın grubudur. Ancak yeni verilerle aşıların 46 yaşa kadar etkin olduğu ve yapılabileceği netleşmiştir. Cinselliği halihazıra olan grupta da mutlaka aşılama yapılmalıdır. Bu grupta aşının koruma prensiplerini ve oranlarını paylaşıp hasta beklentisini doğru belirlemek ve mutlaka aşı önermek gereklidir. Daha once HPV bulaşmış kadın grubunda da aşılama kesinlikle önerilir. Daha önce aldığı HPV tipine karşı bağışıklık geliştirememişse o tipe karşı koruyucu olamayabilir ancak diğer viral tiplerin alınmasını engelleyecektir. Bahsedilen ana tipler dışında aşıların çapraz koruma gerçekleştirdiği tipler de koruma yelpazesini oldukça genişletmiştir.

Quadrivalan aşı; 0.5 ml ve tek kullanımlık enjektörler içinde sunulmuştur. Quadrivalan aşı 12 yaşın üzerinde 0.-2. ve 6. aylarda 3 doz, 12 yaşın altında ise 0 ve 2. ayda olmak üzere iki doz yapılmaktadır.

Aşının yapılma zamanlarına özen göstermek gerekir. Ancak eğer ilk iki  dozdan sonra 3. doz unutulmuş ise eğer bir yıl içinde dozlar tamamlanıyor ise aşı protokolüne baştan başlamasına gerek yoktur ve kalındığı yerden devam edilebilir.

Gebelikte aşı yapılmasında herhangi bir sakınca saptanmamasına ragmen gebede aşılanma önerilmez, ancak lohusada aşılanma önerilmekte ve uygulanmaktadır. Aşının canlı virus aşısı olmayıp hepatit aşıları gibi DNA rekombinant teknoloji ile üretilmesi ve antijen olarak kullanılan alan canlı virus değil HPV L1 majör kapsid proteinidir.Yani üretimde virus benzeri partikül kullanılır

Aşının ağrıkesiciler, vitaminler, doğum kontrol hapları, antibiotikler ve antidepresanlar gibi ilaçlarla etkileşimi yoktur ve birlikte alınabilirler.

Hepatit aşısı ile aynı anda yapılabilirler ancak ayrı kollara uygulanmalıdır.

Aşının ilk uygulanmaya başlamasından bu yana bütün dünyada bildirilen hiçbir major yan etkisi olmamıştır. %10 un altında hafif ateş, enjeksiyon yerinde hafif şişlik ve bir kaç gün süren ağrıdan başka yan etki beklenmez. 

Aşılama yapılan grupta pap smear uygulamaları aynen devam ettirilir ve rutin tarama programları değiştirilmez.

Aşı uygulaması son dozdan 1 ay sonra yani 7. ayda etkin antikor düzeylerine ulaşır ve %99 serokonversiyon saptanır. 7. aydan sonra artık koruyuculuğun başladığı hasta ile net olarak paylaşılabilir.

Aşının daha sonrasında aynı hepatit aşılarında olduğu gibi doz tekrarına ihtiyacı yoktur. Çünkü immun bellek (bağışıklık hafızası) virüsle yani antijenle karşılaşıldığı anda antikorların yeterli düzeye ulaşmasını sağlamaktadır.

            Unutulmaması gereken tek temel gerçek her zaman hastalıktan korunmanın hastalıkla yüzleşmek ve tedaviden çok daha kolay olduğudur. Psikolojik ve sosyoekonomik yönü çok önemli olan hastalık kavramı gerçekleşmeden aşı ile önlem alınarak yola devam etmek gerekir. Hastalık tanısı konduğunda tedavi her zaman meşakkatli ve zordur, hele de kanser tanısında yolculuk her zaman daha zor olacaktır. Lütfen korunmanın mümkün olduğu hastalıklarda hele de mesele  kanser gibi kocaman bir risk ise kendinizi ve çocuklarınızı aşılatınız  ve risk almayınız. Yaşam riske atılamayacak kadar güzeldir.